PEMAT ve PEMKON 2012
Peyzaj Mimarları Akademik Topluluğu (PEMAT) bu yıl Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, farklı Fakültelerdeki 33 Bölümden 120'nin üzerinde akademik katılımcı ile ÇOMÜ Peyzaj Mimarlığı Bölümü Başkanı Prof.Dr.Abdullah Kelkit ve ekibinin başarılı organizasyonu ile 24-26 Haziran 2012’de ÇOMÜ Terzioğlu Yerleşkesi Troia Kültür Merkezinde gerçekleşti ve eğitimde yenilenme çalışmaları tartışıldı. Sayın Kelkit katılımcılara güzel bir Çanakkale tanıtımı da yaptı. İlk akşam kent merkezi gezisi, ikinci gün Gelibolu Yarımadası, üçüncü gün Kazdağları Milli Parkı gezileri ile eğitim dönemi sonunda bilgilenme yanısıra yorgunlukların atılması da sağlandı. Gelecek yıl Malatya evsahipliği üstlendi. Toplantıya bu yıl Peyzaj Mimarları Odası Genel Sekreteri Redife Kolçak da ilk kez katıldı ve yapılan Oda çalışmalarını aktardı. Yeni yönetime başarılar dilenirken, işbirliği yapılması kararı da güçlendirildi.
27 Mayıs 2012 dördüncü günde Bölüm Başkanları Konseyi (PEMKON) 2. dönem 5. toplantısı ise Dardanos’ta yapıldı. Gelecekte yapılması gereken çalışmalar görüşüldü. 2. Dönem Başkanı Prof.Dr.Adnan Uzun (İstanbul Üni.) 3.Dönem görevini Prof.Dr.K.Tuluhan Yılmaz (Çukurova Üni.) ’a devretti. 2012 yılında tamamlanması planlanan Bologna eğitimde yenilenme süreci çalışmaları yanısıra Farabi Değişim Programı, anabilim dalları gibi eğitim konularına yön verildi ve bölümlerarası görev dağılımları yapıldı. Kasım toplantısının Adana’da yapılması yanısıra diğer kararların imzalanması ile toplantı sonuçlandı. ÇOMÜ Dardanos Sosyal Tesislerinde yemek sonrası çeşitli kentlerden gelen Bölüm Başkanları görev sorumlulukları ile ayrıldılar.
Düzenleme ekibine, katılımcılara ve destek verenlere teşekkürler...
Önceki yıl belirttiğim gibi eğitimde eşitlik çalışmalarını gerçekleştirmeye, yurtiçi ve yurtdışı geçişlerde eşdeğerlikleri sağlamaya çalışmak amacıyla üniversitelerde başlatılan bir çalışma olan Bologna süreci, tüm meslekleri ilgilendirmekte, farklılıklarla açılan bölümlerde paralelliklerin sağlanmasına yol göstermekte. Yaklaşık üç yıldır süregelen çalışmalara belli bir ivme kazandırılmaya ve 2012 yılında bitirilmeye çalışılsa da sonuçlanmasının kısa sürede olamayacağı da görülmekte. Başarılar...
Ayrıca yeni yeni uygulamaları başlayan Erasmus ve Farabi değişim programları da yol almaya başladı ancak henüz istenen aktiflikte değil. Öğrenci yönlü gelişmeler biraz başlamışsa da öğretim elemanı değişimleri henüz çok başlangıç aşamasında peyzaj mimarlığı bölümleri arasında. Özellikle uyumluluk çalışmaları tamamlanamadığından henüz birkaç ülke ile dış bağlantı kurulabilmesi gidişleri kısıtlamakta. Örneğin DÜ için bu yıla kadar sadece Yunanistan bağlantısı kurulmuş durumda. Farabi’den de bu yıl birer öğrenci gidiş gelişi ile başlanıyor. Öğretim üyeleri için de gelişir umulan. Tüm dönem bulunulan yeri terketmek güç gelen sanırım. Belki dönem içinde sürekli değil de bir haftalık sürelerle birkaç kez gitmek cazibesini arttırabilir. Yeni açılan bölümlere böylelikle destek olunabilir.
Biraz da gezi yerlerimizden söz etmek isterim. Gelibolu yarımadası tarihi milli park biliyorsunuz. Ben bu yıla kadar yarımadanın burnunda bulunan şehitliğe kadar gidememiştim. Bu kez en çok duygulandıran iki konu; yapılan ya da yenilenen şehitlikleri görebilmek ve halkımızın gösterdiği ilgi oldu. Ancak tarihi değeri yüksek bu alanda gördüğüm yoğunluğun hafta sonları çok daha fazla olduğunu öğrenmek endişelendirdi. Mevcut yoğunluğun getireceği zaman içindeki baskının taşıma kapasitesini zorlayacağı görüşümü dillendirmek isterim. Tarih bir kez yazılır. Tekerrür eder ancak önceki yazımdaki konuya paralellik gösterir derim. Bu nedenle daha yüzyıllarca nesillerimize örnek olması gereken bir yerde oluşan yığılmaların düzenlenmesi, görülmesi gerekliliği kadar önemli. Kapasite üzerinde otobüsün alana girmesi yerine bir toplu taşım ile belli bir sistematik kullanım sağlanması önerim, geleceği düşündüğümde. Hem daha bir sindirerek görebilme ve görüntülemede de etkili olur. Zorlu ulaşıma dayanamayanlara da bu yolla ulaştırılmış olabilir.
Bu tarihi alanın maketinin ve savaşın sergilendiği, Eceabat’ta feribota girişteki “Tarihe Saygı Parkı” da etkileyici ancak Opet’in yaptırdığı bu parkta dikkatimi çeken bir büst var ki altında yazan isimle hiçbir benzerliği olmayan ve şaşırmamıza yol açan. Zira bugüne kadar böylesini görmediğim ve görmek de istemediğim bir görüntü. Bu kadar gelip görenin bulunduğu bir yerde bu tür bir yaklaşımın nedenini anlayamamak üzücü. Sizler de istemezsiniz parkın ismiyle çelişki ve sanırım değişmesinde katkınız olur, benzerleri için de...
Çanakkale merkezinde sahil şeridi de yeni düzenlenmiş. Projesini arkadaşımızın yaptığını öğrenmek mutluluk verici. Geniş bir gezinti aksı oluşmuş insanların denizle içiçe olabildiği bir uygulama deniz doldurulmuşsa da. Bu düzenleme şekli sahil yerleşimlerinde son yılların kurtarıcısı. Denizden arazi kazanılması ile, önceden geride yapılamamış yerleşimlere sahil hakkı getiren bir uygulama. Yeni gelişen sahil yerleşimlerine örnekleme...
Kazdağları milli parkı doğanın beşiği. Güney bölümünü görebildik bir gün içerisinde, etkileyiciydi dağ ile denizin buluşmasını alabildiğince geniş açıdan izlemek. Hele bir köy var ki “Yeşilyurt”, tepeye tırmanan estetik evleri ile şirin mi şirin bir ege yerleşimi ve bir de Zeus tepesi (Adatepe köyü) ki manzaraya karşı özel Türk kahvesi ile ünlü, görülmeye değer. Herkes için en güzeli de Assos (Behramkale) 'da sardalya ve limanda dondurma keyfiydi sanırım... Hava açık olunca da zevkli bir bilgilenme gezisi oldu ve gördüklerimizi meslektaşlarımızla birlikte paylaşmak da en güzeliydi. Bir de Truva atını, ilginç kopyasıyla kentte görmek...
Çanakkale Savaşında evlatlarını kaybeden anaları anımsayınca duygulanmıştım ki dönüşümde, orada bulunduğum dört günün duygularını yaşayan eşimin şiiri ile karşılandım ve tüm anneler adına beğeninize sunmak istedim. Sanırım yaşlarımız ilerledikçe ailecek şiir yazar oluyoruz. Umarım beğendiniz, beni çok duygulandırdı oğlumdan ve annemden uzak olunca...
Sağlıcakla kalınız, dertsiz günlerle mutluluklar...
ANNEM
Benim yollarımı beklerdin,
Canından çok beni severdin,
Yemez içmez beni beslerdin,
Kokunu özledim Annem.
Bana hayat vermiştin,
Soğuk gecelerde kol kanat germiştin,
Tüm kötülüklere son vermiştin,
Kokunu özledim Annem.
Dağlara vurdum kendimi,
Kime anlatayım derdimi,
Senin gibi gönülden dinleyen yok ki,
Kokunu özledim Annem.
Herkesin Annesi canıdır,
Damarlarında akan kanıdır,
Anneler çocuklarının diğer yanıdır,
Kokunu özledim Annem.
Yafes Kesim (25 Mayıs 2012 Düzce)
Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM 31.05.2012
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|