Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

SONBAHAR GELİNCE…

Bir tıkla ve son altı aylık görüntümle geri gelmemin ardından… Hazan hüzün derler doğru… Yapraklar yavaş yavaş dallarına veda ederken hüzün başlar ve onlara eşlik hızlanır nedense… Yine sanatçılarımızdan uyanlar oldu bu vedaya… Nur içinde yatsınlar, mekanları cennet olsun tüm terkedenlerin ve ard arda gidişe yeni katılan değerler Tuncel Kurtiz ve Turgut Özakman’ın… Sevenlerine başsağlığı ve sonsuz sabırlar… Hayat bu! Getiril, yaşama çabası göster, başarıları yakalamaya çalış, çalış, çalış ve son… Güzel olan dünyada etkili sesler bırakabilmek… Nasıl ya da ne? İyi anılmak güzel olsa gerek! Giderken herkes helal olsun dese de zoraki olanlardan olmasın…

Gidenlerin ardından yapılacak hiçbir şey yok hayır dua dışında… Onu da alamayacak olanların ya da vermeyenlerin vay haline… Dünya bir han ve yolcuları sonsuza kadar kalamamakta… Çok karamsar başladık sonbaharın kasveti ile…

Biraz da güzel haberlerden ki yine, dünyaya büyük katkı sunanların mesleği olarak ülkemizde 45 yıldan fazla süredir eğitimi verilmekte… Anlaşılması uzun yıllar alsa da özellikle son yıllarda yapılanlarla ne olduğu ve olması gerektiği daha iyi anlaşıldı diye düşündüğüm mesleğim…

Bu yıl, eğitimde 45. yıl ilk kez Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Peyzaj Mimarlığı Bölümünün üstlendiği etkinlik programı ile 4-5 Ekim 2013 tarihlerinde Dışkapıdaki Bölüm Binasında kutlandı. Bölüm Başkanı ve PEMKON Dönem Başkanı Prof.Dr.Murat Ertuğrul YAZGAN’ın açış konuşmasının ardından Prof.Dr.İsmet Vildan ALPTEKİN ’in konuşmaları ve Prof.Dr.Mükerrem ARSLAN’ın kuruluştan günümüze bölümlerde eğitim konulu sunusu sonrası açık görüş ile meslekte eğitimin değerlendirildiği toplantı, ikinci gün yapılan gezi programı ile sonlandırıldı. Kurucularımızdan merhum Prof.Dr.Yüksel ÖZTAN’ın ortaöğretim arkadaşlarından Sayın Yekta Güngör ÖZDEN’in de konuk olduğu toplantıda çeşitli illerden çok sayıda katılımcı görüşleri ile katkı sundular. Emekli Hocalarımızdan Prof.Dr.Güngör UZUN da her zaman yanımızdadır. Katılamasam da edindiğim bilgilerle izlenimim, başarılı bir başlangıç olduğu, geliştirilerek PEMAT ve PEMKON gibi devam edeceği ve etkinliklerin daha geniş katılımlı olarak farklı illerde yapılacağı yönünde… Düzenleyenleri candan kutlar, katılımcılara teşekkür ederiz. Bu mesleğe dünyamızın ihtiyacı hiç bitmeyeceğinden gençliğimizin katkıları sonsuza kadar eksilmesin dileğimiz…

45.yılımıza bir armağan haberi de yine uluslararası başarılardan… İTÜ Peyzaj Mimarlığı Bölümü Kurucu Bölüm Başkanı emekli Prof. Dr. Ahmet Cengiz YILDIZCI ile Doç. Dr. Gülşen AYTAÇ ve Mimar Alper AYTAÇ’ın katıldıkları 2013 ASLA - Professional Design Award'da, Residential Design kategorisinde "Hebil 157 Houses, Bodrum, Muğla, Turkey" projeleri ile aldıkları HONORS AWARD başarılarının haberi gurur ve onuru (http://www.asla.org/2013awards/index.html). Kendilerini kutlar, başarıların devamını tüm meslektaşlarımıza ve özellikle uluslararası başarılar getirecek her meslek için dilerim.

Doğa adına yapılan iyisi ve kötüsü ile pek çok çalışmanın varlığı da gündemde yerini almakta… İzlenen bu oluşumların sonuçlarının insanlık adına iyi yönde geliştirilmesi ise değişmez kaygılarımızdan. Herkese kolay gelsin, dünya tek ve hepimize yetmek zorunda, yeni dünya bulma heyecanlarının da izlendiği bu süreçte… Yenilere alışmak kolaydır hele de rahatlıksa ancak yerine gelenlerle kaybolanların aranmaması da önemlidir. “Gelen gideni aratmasın” demiş atalarımız!...

Deprem de son günlerde önemle gündeme oturmaya başladı. Özellikle Afad da çalışmalarını geliştirince… Önemsenmeye başlandığı haberi sevindirici ama bilimsel çalışmalarda elbirliğinin getirilerinden yararlanılması ise henüz söz konusu değil. Ayak seslerini duyurmaya başlayan bu afet, büyük boyutta zararlanmaya yol açmadan atlatılabilmeli ki; Gölcük, Düzce, Kütahya, Van gibi son onbeş yıldaki acı deneyimlerimiz gerekeni gösterdi ama ders oldu ve alınan ders çözüm üretti mi bilemiyoruz. Umalım ki tekrar aynı acılar yaşanmasın… 18 Ekim ay tutulması ve 3 Kasım güneş tutulması dikkatimize!.. Özellikle davranışlarımızda etkilenmeler olduğunda daha sağduyulu hareket edebilmemiz dileğim… Yazımı tamamlarken Yunanistan 6.4 ile sarsıldı, geçmiş olsun komşumuza… Aynı saatlerde dışarıdaydım sıcaklık ve nemin garip şekilde yükselmesi ile rahatsız olduğumdan dönünce verilere bakma gereği duydum ve her zamanki gibi boş çıkmadı, keşke çıksaydı ilgilenmekten vazgeçecektim. Uzaktan Marmara Denizi üzerinin buhar kazanı gibi olmasını izlemekte ayrı bir görseldi. Kaç gündür kuşların huzursuzluğu yanısıra kargaların özel koro ve dansı da ilginçti. Marmara’da 2006 dan sonra yüzen bir domuz grubunun tekrar görülmesi de…Sonrasında kırmızı gri sütçü (deprem) bulutları da süzülerek güzelliğini sergiledi yine ürkütse de…

Hararet arttırdığı artık bilinen gerçeklerden. Merakla izlendiğinde öncesinde farklı davranışların gözlendiğini herkes görebilecek, gelenden haberdar olmak için deneyimlilerden yardım almaya yönlenecektir. Örneğin, İstanbul’da estetikliği artan ancak tank sesli araç kullanıcılarının belli günlerde bu sesleri herkese yaşatmaları pekçok ceza ile değerlendirilmiş olsa da süregeldiğine göre önceki belirtmem doğrulanmakta ve özellikle belli günlere rastlaması kanıt olmakta!.. Sizler de izleyin garip olaylardaki artış ile dünyada oluşan depremleri ve izlencenizi belirtin aktaralım. Önemli olduğunu ve korunmada katkı sağlayacağını düşünmekteyim. İnternet kesintileri de en iyi belirti yerelde özellikle…

Başka konu mu yok diyeceksiniz ama son yılın en önemlilerinden biri olunca değinmeden geçemiyorum affola… Konu da çok belki ancak bana göre hiç olamadı özellikle siyaset! İnsanlığı değiştirdiği görüşüm hiç değişmedi. Üniversitede de ot olarak tanımlananlardan kalmayı ve böylelikle hata olabilecekleri göstermekten çekinmediğimi ve bunu anam babamda da uyguladığımı söylemek isterim. Doğru tektir denilir, hangi yoldan gidilse de ona sonunda ulaşılır. Bu nedenle anlamsız karşıtlıklar bana göre hiç olmadı, uyum sağlayabilecek her yoldan geçtim ama uyum yoksa da uzak kalmayı tercih ettim ki otuziki yıllık üç farklı il ve dört üniversitede görevim sırasında da sanırım çok kimseyi kırmadan kırılmama yolunu bulabildim. Zorlu koşullarda kulaklarımdaki hoşsedalar en büyük dostum, derttaşım, stres ilacım… Teşekkürler tüm büyüklerime ve arkadaşlarıma, sevseler de sevmeseler de… Öğrencilerime de teşekkürler beni fazla yıpratmadan bu yıllara getirdiler… Hepinizi seviyorum.

2013-2014 öğretim yılında da tüm öğrencilere sonsuz başarılar…

Artık aileme zaman ayırabildim ve bana ihtiyaçlarının en yüksek olduğu zamanda yanlarında olabildim. Burada paylaşmak istediğim, sıkıntılı bir anında neden şiir yazmıyor artık zihnin babacığım kitaplarına devam edelim dediğimde, karmaşık duygularımla kayıt aldığım ilk dökülen mısralar… Ardı henüz gelemedi. Diyalogdan kaçınır halde ve söylediklerimiz tane tane olmadığında agresifleşmekte hele de belirttiğim özel günlerde… Göz görmeyince algı düşmekte ve kulaklar zorlanmakta ki seri ve yüksek sesle konuşma istememekte ancak görmeyip yüksek algıya sahip karıncalar gibi de sinyal verebilmekte… Sevgili babamın, yirmi aydan fazla süredir tam karanlıktaki yaşamında bir anda dökülen yalnızca ismini benim verdiğim mısraları… Sonsuza kadar çağlayın…

HAYAT

İnsan bir nehir gibidir.
O da çağlar bir yerden,
Akar uzun uzun yıllar boyu…
Ama bir yer gelir ki
Artık ne akabilir, ne geçebilir.
Oturur bekler ömrü gelsin diye,
Ama yine toprağa döner.
Döndü mü toprağa,
Mutlu olur artık onun yaşamı.
O artık nereden gelmişse,
Geldiği yere döner.
İşte böyledir hayat!
Çağlar, çağlar, akar, akar…
Nehirler gibi insanlar…

Sabahattin Akıncı (22.8.2013-İstanbul)

“Göz görmezse gönül katlanır”
demiş atalarımız, doğru! ayrıntılar kaybolunca gönül ferahlıyor… ya da aldırış edilmez olunca…

Kurban Bayramımız tüm inananlara mübarek olsun. Gönlünüzce güzel günlere…

Sayın Cumhurbaşkanımıza da hac görevinde hayırlar olsun…

Bir dileğim var, bayram sonrası en kolay okunan ve yazılan sade dil için latin alfabesine ü,ö,ı,ş,ç,ğ, vd. eksik harflerimizi ekletelim ki yılların hindiliğinden kurtulup Turkey yerine Türkiye yazabilelim. Teşekkürler…


Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM
12.10.2013

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.