KIZILAY HÜRRİYET MEYDANINDA DEV KARAŞEYTAN
Kızılay kavşağının ortasında lale şeklinde dev bir kara vazo, ışıklı hareketli dijital panolar, her bir pano farklı ebatlarda asimetrik ve her birinde yakın çekim kocaman dişleriyle sürücülere saldıran köpek balığı, korkunç timsah gözleri, galakside hız yapan araçlar, şöförü sizmişsiniz gibi hızla raylardan uçuyorsunuz, başdöndüren dönüşler… Dikkat dağıtmanın bütün teknikleri orda.
Adını karaşeytan koydum, çünkü akıl dağıtan bu şeytan makinesi etrafa tehlike saçıyor.
Bu karaşeytan iki şekilde tehlike yaratır:
1-Sürücünün dikkatini dağıtarak trafik kazasına sebebiyet verir.
2-Yayanın dikkatini dağıtarak araçların önüne düşmesine sebebiyet verir.
3.olarak diyebiliriz ki, Kızılay’da alışverişe ve dolaşmaya çıkmış insanlar için, burada size ruh veren güzellikleri, taşıdığınız yaşam enerjisini (pozitif enerjiyi), anılarınız dahil, ne varsa hepsini yok eder.
Sürücüler için tehlikenin nasıl oluştuğunu, bu yolla insanın doğasına nasıl müdahale edildiğini açıklamaya çalışacağım.
İnsanın doğal reflekslerinden biri de duyduğu müziğin temposuna uyarak hareket etmesidir, bilinir. Benzer şekilde, insanoğlu önündeki kişinin yürüme hızına uygun adım atar. Bir sürücü de aynı şekilde önündeki aracın hızına uyarak gaz pedalına basar. Eğer sürücünün görme alanı içine önündeki aracı seçmesini engelleyecek bir engel konursa, örneğin buradaki gibi kör edecek derecede kuvvetli ışık yayan bir ekran yerleştirilmişse, sürücü ne önündeki aracın hızını seçebilir ne de trafik ışıklarını fark edebilir. Sürücü o kavşağa geldiğini anda sadece o karaşeytanın ışıklı panolarına kilitlenir.
O panolarda, aniden görüntüye giren çok hızlı ve baş döndüren görseller, panik yaratacak vahşi hayvanlar, birden hız düşürmeyi empoze eden sakinlikte çiçekler, hemen ardından kesik kesik frene basmayı tetikleyen kırık kuru dallar, vb resimler çizilmektedir. Nedir bunlar diye merakla bakarken bile sürücünün yolla bağlantısı kopacaktır.
Üç ayrı tempo; hızlı, yavaş, kesik kesik… Üç duygu farkı; panik, sakin, kararsız…
Bu üç farklı tempo sürücünün gaz pedalına otomatik olarak yansır. Bu ruh halinden doğacak tehlikeleri tahmin etmek zor değildir; önündeki araca çarpmaktan zincirleme kazalara kadar her şey olabilir. Durum komik değil çok vahimdir.
Bir taraftan da, Kızılay AVM’nin bu kavşağa bakan köşesindeki dev ışıklı reklam panosu, bir de refüşteki ışıklı pano, üçü birlikte şeytan üçgeni halinde… Üç yerden aynı anda şeytanlık yapmaya (dikkat dağıtmaya) sürücüyü kuşatmışlar. Sürücünün dikkati üç yerden çapraz ateşe tutuluyor!
Ankara B.şehir belediye başkanı Melih Gökçek bu kavşaktan Ankaralılara psikolojik savaş açmıştır. Durumun başka izahı yoktur.
Ders kitaplarında görülen perspektifi bozuk resimlerle çocuklarımızın perspektif algısı (mesafe kavramı ve yön duygusu) kırılmaktadır. Bunun sonucunu çocukta şöyle görürüz; yolda seyreden araba yakında mıdır uzakta mıdır fark edemez ve kendini arabanın önüne atabilir. Maalesef bizden önce bu teknolojiyi kullanan Avrupa ülkelerinde bu durum sıkça görülüyor.
Velilerin de fark ettiği gibi, son yıllarda bütün ders kitapları negatif enerji saçan şeytan(!)larla dolduruldu. Bazı kitapların iptali istemiyle davalar bile açıldı. Kitaplardaki bozuk resimleri görmek isteyen, “yegitek gov.tr” ve “eba.gov.tr” sitelerine bakabilir. Perspektifi bozuk resimleri yazardan habersiz ders kitaplarına sokan birim ise bu siteleri açan Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Gnl.Müdürlüğüdür. Balyoz davasının 11 no’lu CD’si de burada üretilmiş görünüyor.
Bozuk resimler çocuğun aklına nasıl zarar veriyor, bunları sıradan bir anneye anlatmanın çok basit yolu, onun anlayacağı dille, “kitabın içine şeytan koydular, çocuğun aklı çarpılıyor, çocuk yön duygusunu, mesafe kavramını, aklın matematiğini, hız kavramını kaybediyor, aklı karışıyor, çocuk bakar kör (salak) oluyor, önündeki tehlikeyi göremiyor” şeklinde anlatmak mümkündür. Bu kitaplar yakılacak kitaptır. Hz.Muhammed’in Hayatı (MEB,Ankara, 2013) kitabına bile aklı dağıtan resim (çöplük, porno, karikatür dahil) ve çelişkili bilimdışı yazılar koydular. 6.sınıf kitabında “ekoloji” tanımına bakınız:
“İnsan ve diğer canlıların birbirleriyle çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalına ekoloji denmektedir. Bu kelime, ‘konut bilimi’ veya ‘ev ekonomisi’ anlamlarına da gelmektedir. (Bahattin Dartma, Kur’an ve Ekoloji, İstanbul 2015,s.16)”
Dikkat: 2013 yılında okutulan kitaba 2015 yılında basılmış kaynakça gösteriyor! Balyoz davasının 11 no’lu CD’sini hatırlayınız! Hem, bu nasıl tanımdır, Hz.Muhammed’in Hayatı kitabına nasıl girer, aklınız şaştı değil mi? Şeytan’ın işi böyle akıl karıştırmaktır.
Çocuğu korkutacak görseller bile var kitaplarda. Bir örnek anlatayım. 4.sınıf İngilizce Upgrade Fourth kitabında, simsiyah bir sayfa var. Sayfanın ortasında bir iskelet var, kuru kafanın içinden göz çukurları ışık saçıyor, iskelet hortlak gibi karanlıktan çıkıyor. Çocuklar bu resimden korkuyor. İstanbul'da sütyeğenim Berra öğretmenine bu resimden korktuğunu, İngilizce kitabını eline almak istemediğini, onun yüzünden ödev yapmadığını söylüyor ve kitabı öğretmenin masasına sertçe bırakıyor. Çocuk ne kadar samimi, değil mi? Hocası da "Erkekler korkmuyor ama…" diyor ve annesine şikâyet ediyor. Annesi de "çaresizim" diye anlatıyor bana. Karne tatilinde oradaydım. Berra kitabı açtı o sayfayı gösterdi, ben bile ürperdim, derhal o sayfayı yırttım ve ocağı yakıp ateşe tuttum yaktım. Annesi kızılca kıyamet, "kitabı yırttın, ocağı kirlettin…”
"Bak çocuğuna" dedim. Berra'nın gözleri gülüyordu, "Oh be rahatladım, artık geceleri korkmadan uyuyacağım" dedi, rahatlamıştı. (Galiba yatak ıslatması da bitti.)
Yani, kötü enerji yayan o resmi yakarak halk diliyle şeytanı yok etmiştim. Halk arasında mitolojik olarak anlatılır, kötü enerji yakarak yok edilir, “Senden korkmuyorum, benden güçlü değilsin” imajı verir, kişiye ruhsal rahatlama getirir. Bugün bile, diktatörlerin maketleri meydanlarda yakılır.
Bilimsel ifadeyle, negatif enerjiye negatif enerji yüklediğinizde pozitife dönüşür, ya da, eksinin eksiyle toplamı artıdır. Bize kötü enerji gönderen görseller ise, bizim pozitif enerjimizi yok etmek için birileri tarafından silah olarak kullanılıyor. Yani bunlar Psikolojik Harp malzemesi olarak üretildi diye düşünülmelidir.
Şimdi, Kızılay Hürriyet Meydanının ortasına bir NATO füzesi gibi konuşlandırılan bu karaşeytanı bütün Ankaralılara ve sürücülere anlatabiliriz. Bunu anlatan bu metni çoğaltıp, yanına da şeytan/cin(!)likle yazılmış kitaplardan sayfalar ekleyerek, önünden geçerken yakıp karaşeytanın üzerine fırlatabiliriz.
Şeytan taşlamak için hacca gitmek gerekmiyor!
Ek bilgi: Kızılay adıyla geçen bu kavşağın resmi adı Hürriyet Meydanı’dır. Sakarya Zaferine giden Kuvayi Milliye Ordusu buradan yola çıkmıştır. Yani Hürriyete giden yolun başıdır bu meydan, adını da oradan almıştır.
Mahiye MORGÜL 27.02.2014
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|