ATİLLA’NIN MEZARI BULUNDU

Tuna üzerinde yapılmakta olan bir köprünün ayağı için açılan çukurda Hun İmparatoru Atilla’nın mezarı bulundu, kazıda çekilen fotoğraflar yayınlandı.
Atilla’nın mezarının nerede olabileceği üzerine on yıl önce bir yazı yazmıştım, orda anlatmıştım.

Sömürgeci Roma’nın Alplerin kuzeyine yaptığı saldırıları durdurmak üzere Atilla Asya’dan ordular topladı buralara geldi. Gerçekte Almanlar ondan yardım istedi. Bizim Horasan erenlerinin geleneğinde darda olana yardıma koşmak vardır.

Atilla, Alpleri aşıp kuzeyden Venedik’e indi, Roma’yı yakmaya gidiyordu, Venedik Papazı ona yalvardı, bunun üzerine “Bir daha Alplerden yukarı çıkarsanız kırarım bacaklarınızı” dedi, Roma’yı yakmadan döndü. Ondan sonra Almanlar ve Macarlar bu sayede soluk aldılar. Eşi Kraliçe ARIKAN da baş kadın savaşçıydı.

Atilla, Avrupa’ya saati götürdü, yani uygarlık da götürdü diye anlatılanları buraya almıyorum.
Bir süre sonra bir Roma işbirlikçisi Romanyalı Çingene prensesini onun koynuna soktular ve Atilla’yı ona zehirlettiler.
Zehirlenerek ölenlerin eti çürümez, çünkü topraktaki zehirli eti yiyen böcek yoktur. Mezarda görülen fotoğraftan da anlaşıldığı gibi mumyalanmış gibi duruyor.

Asya töresinde, Türk (Oğuz) beyinin gömüldüğü höyüğün etrafında su kanalları açılır. Bu töreye en uygun yer Tuna’nın sularıyla çevrelenmiş bir adacık olabilirdi ve sanırım Budapeşte’de böyle bir yer var. On yıl önce Budapeşte’yi gördüğümde üzerinden yürüyerek geçtiğimiz köprünün altında böyle bir adacık vardı, “işte bunun altında olmalı Atilla’nın mezarı diye aklımdan geçirmiştim.

27 Mayıs komutanlarından rahmetli Alb. Suphi Karaman bana Atilla ile ilgili okuduğu bir kitaptan söz etmişti, kitabı 1942’de okumuş. Öyküye göre Tuna nehrinin yatağı değiştirilmiş, suyun yatağına mezar yeri hazırlanmış, nerede olduğu bilinmesin diye köleleriyle ve atlarıyla birlikte o mezara gömülmüş, sonra Tuna tekrar eski yerine çevrilmiş ve tarih boyunca hırsızların soyamayacağı bir mezar yapmışlar ona.
Galiba bu öykü doğruydu, şimdi anlayabiliyorum.

Almanlar Atilla için övgü şarkıları söylerlermiş, Roma zulmünden kurtardığı için. O şarkıları yok ettiler, koruyamadılar.

Almanlar ve Avusturyalılar bin yılllarına kadar Hıristiyanlığı kabul etmediler, Şamani ve hatta Viyana müzesindeki Boğa üzerinde elinde kutsal sopayla ayakta duran altın MİTRAS heykeline bakılırsa, Mitraizm orada çok uzun yıllar yaşadı. MÖ.88’de Roma’dan kaçabilen Spartakistlerin (Çoğunlukla Doğu Karadeniz’den götürülmüş borç kölesi insanlar, kaçırılmış delikanlılar ve savaş esirleri) güvende olduğu tek yer oralardı. Hatta Alp Dağları adını onlardan almıştır diyebiliriz. Alplerde bugün yaşayan özerk bölge halkının adı da Kafkas adıdır; Alato Adige.

Evet, emperyal Roma’yı kuzeyden kuşatarak durdurmak MÖ.88’de Pantik Başoğuzlu kralı VI.Mitridate’nin de düşüydü. Atilla’ya kısmet oldu.

Atilla’nın Anıt Müzesi yapılsın, ilk işim ziyaretine gitmek olacak.
Roma saldırıları bugün de sürüyor. Asyayı ve Afrikayı kan gölüne çeviren vahşi sömürgeci sermaye elitlerinin atalarından bir farkı yok. Yeni Atillalar yeni Mitridateler, yeni Atatürkler yetiştirmek zorundayız.


Mahiye MORGÜL
5.12.2014

Tweet

Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 

Okuyucu Yorumları