Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

İRAN’I İRAN’DA ÖĞRENMEK - 3

İran tarihinin ortasında Sasani devleti var. Adından anlıyoruz ki Susa-analılar, yani Anahida ile bağlantılı adlandırılmış. Sasani (224-651) dönemine ait bolca kaya resimleri var. En dikkat çekeni Sasani kralı 1.Şapur Roma imparatoru Valerius’un 260 yılında Urfa(Edessa) savaşında esir alındığı anı resmeden nakış.
(http://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Edessa)

Merak edip Sasani dönemini bu gözle araştırmaya başladım ve Hz.Hüseyin’in İran’da neden bu kadar çok sevildiğini anladım. Son Sasani kralı III.Yazdigirt’in kızlarından Şehriban (Shahrebanu) Hz.Hüseyin’in eşidir ve 4.Halife Zeynel Abidin (Hz.Hüseyin’in oğlu) onun torunudur!
(http://en.wikipedia.org/wiki/Yazdegerd_III)

Meşed’de türbesini ziyaret ettiğimiz 8.İmam Rıza da Hz.Hüseyin’in torunlarındandır. Bu türbeyi ziyaret etmeye neden bu kadar önem verdiklerini anlamak için bu bilgi önemlidir.

III.Yezdigirt, zaten tek Tanrılı olduklarını bu nedenle “İslam bizim de dinimizdir” diyen Sasani kralıdır. Borç almadan kalkınma, köleliği yasaklama, herkes için adil olan eşitlikçi sosyal bir toplum ve bilimi koruma kültürü zaten Akmenid’lerden beri Sasani toplumunun yaşam biçiminde vardı. İran’da İskender’den hala nefretle söz edilmesine de hiç şaşırmadım. İskender Zulümhanesi’ni ibret olsun diye turistlere boşuna gezdirmiyorlar. (Birkaç yıl önce orayı kapatıp çayhane yapmalarının yorumunu okurlarıma bırakıyorum.)

III.Yezdigirt hanedan kavgasında tahtı bırakıp Horasan’a gitti, ilk İslam devletlerinden Şamani devletini orada kurdu. Bayrağı yeşildir, ortasında sarı tavus kuşu vardır, kuşun başında üç nokta, kuyruğunda beş nokta vardır ve başını kaldırmış sarı hilale doğru bakmaktadır. Artık benim okurlarım bunların ne anlama geldiğini biliyor, tekrar yazmayacağım.

Yezdigirt’in iki oğlu (III.Peruz ile VII.Behram) Sincan/Uygur bölgesine yerleşmiş; muhtemelen Uygur’un İslam’a geçişi bu sayede olmuştur. Bilinmektedir ki İran’ın Uygur’la olan bağları çok daha eskilere dayanır.

Sasanilerin en önemli kadın kahramanı Zenobia, bizim türkülerimizdeki Leyla Zeynep’tir. Onu öğrenmeden İslam öncesi batıya direniş kültürümüzü anlamak zor. Zeynep Sultan’ın kendisine örnek aldığı kadınlar var, örneğin Karadeniz’de Semiramis olarak adı geçen Anahida, Kuruş’un eşi... Atları şaha kaldırmış savaşırken bir resmine rastladım, görülmeye değer.
https://iransnews.wordpress.com/category/persian-history-and-culture/page/3/

Anahita’nın at üstünde heykeli... Mitra’nın annesi...

Zeynep Sultan’ın yaşadığı dönemde Sasaniler İran’da neler yapıyordu, bunu merak ettim. Bunu ararken Hz.Hüseyin ile Türkmen akrabalığımız düştü önüme, bir şok da ondan yaşadım. Araştırmamı genişletmek için bir sebep daha çıktı.

Beş dil bilen kraliçemiz Zeynep Sultan bir Sasani kraliçesiydi ve Urfa’da eğitim almış aristokrattı. Urfa, Sasaniler için ne anlama geliyor, bunu araştırmalıyım. Urfa, medreseleriyle ünlü, bilim ve sanat şehriydi. Sasani şehzadelerinin ilk eğitimi burada almaları uygun düşüyor. Bir girdim aramaya, şimdi bırakıp çıkamıyorum. Zeynep Sultan’ımız için Asi Kraliçe (Rebel Queen) diye kitaplar bile yazılmış, bunlar düştü önüme, fakat hepsi de Romalı tarihçilerin gözüyle yazılmış. Onlar için “asi” olabilir, ama bana kahramandır.

Birini çevrimek için bir hayli sabahladım: Empress Zenobia; Palmira’s Rebel Queen
http://ir.nmu.org.ua/bitstream/handle/123456789/139958/2f8d893ae622bbee489a49c8f05454cb.pdf?sequence=1

Bir videolu adreste Rossini’nin “Auralino in Palmira” operasından Zeynep solosu var. Dik başlı onurlu bir kadın olarak canlandırılmış, yakıştı! Maria Aleida söylüyor. Müthiş bir solo! Evet bu solo diyor ki Yezid’in sarayını çınlatan Zeynep budur!
https://www.youtube.com/watch?v=A_M8vk2ZUCU

Fakat onu anlatan tiyatrolarda Zeynep ile gardiyan Valentin sahnesini uzatıp durmuşlar. İstedikleri de bu; insanlara Zeynep’i kahramanlıklarıyla konuşturmamak.

Aristokrat Zeynep anlıyorum ki kendisiyle konuşmaya gelenlere sırtını dönüyorken (bu pozda resimleri var) halktan birisi olan Valentin ile konuşuyor. Ne konuşur Zeynep? Elbette ki Roma’nın kendi halkına bile zulmünü anlatır asker çocuğa. Esir tutulduğu sarayda kitaplar okumaktadır, askere de verir okusun diye. Asker de ona teşekkür etmek için gül versin, ne verecek başka. Ancak Roma aristokratlarıyla konuşmayan Zeynep bir askerle konuşmaktadır, kötü örnek olmuştur bu asker. Askercik öldürülür, esir kraliçe ile konuşma hatası yapmış ona moral vermiştir. Dahası aç susuz bırakıldığında ona su vermiş ekmek vermiştir, kim bilir. Askeri öldürme gerekçesi “ona aşık oldu” diye bir iftiraya dayandırılabilir, zalimlerin yöntemlerinde bu vardır. Vatentin’i öldürerek İtalyan (Trusci) halkına gözdağı verilmiştir.

Kralın adı Zalim Claudio idi. İki yıl tüm Roma erkeklerine evlenme yasağı getirmiş, tüm erkekleri Klikya’yı ve Filistin’i yerle bir etmeye göndermişti. Yağmadan pay alarak zengin döneceklerdi. Ancak Auralina, Antakya’ya Zeynep Sultan’ın üstüne giderken önce Niğde (Tuana) bölgesindeki tedavi merkezlerini yerle bir etmeye gitti; Zeynep Sultan’ın kocası Doğan Bey (Odeanus) buralıydı. Eli boş döndü, çünkü halk ve askerler dağlara çekilmiş, ortada sadece Apollonius’un heykelleriyle başıboş köpekler kalmıştı. Auralian tek canlı köpek bırakmamacasına şehirdeki bütün hayvanları telef etti, bu da tarihe geçti.
İkincisi, Tarsus’un güçlü savaşçıları Mitracılar Kemerhisar’da tedavi ediliyordu. Oysa burası elli yıl kadar önce S.Seferus’un karısı Julia Domna tarafından korumaya alınmış, 198’deki Pozantı savaşında ağır yenilgi almış yaralı Roma komutanları burada tedavi edilmişti. Onları düşman diye ayırmadan tedavi eden sülale boyu doktor Apollonius’ların (başı arkasında güneşle resmedilir, bu yüzden İsa ile karıştırılır) hatırı için Tuana’ya vergiden muafiyet konmuştu.

....

14 Şubat Zeynep Sultan’a Yas Günüdür!

Aşağı yukarı on yıldan beri bunu söylüyorum, okurlarım bilir.

Şimdi araya güncel bir bilgi ekleyeceğim. Bu araştırmam sırasında öğrendim ki Katalunya’da (Kuzey İspanya) 14 Şubat sevgililer günü değil Yas Günü’dür. Ancak yastan sonraki gün, 16 Şubat’ta kızlar erkeklere KİTAP veriyor, erkekler kızlara GÜL veriyor!

Bu bilgi İspanya’da İspanyol Dili ve Edebiyatı okuyan bir kızımızdan aldığım bilgidir. Şimdi, Yas Günü için yapılan eylemleri araştırıp bana göndermesini bekliyorum. Örneğin helva veya lokma dağıtma olabilir. Ninelere ziyaret, Pireneler’de Sezar’a karşı savaşan Metro-Toros’un anıtlarına ziyaret, siyah giyinme, vb... Bakalım ne gelecek? (Eğer okurlarımdan bu yönde bir bilgiye ulaşan olursa lütfen paylaşalım.)

Roma komutanı Auralina önce Antakya’ya saldırdı. Aklınca 260’da Urfa’da Sasani kralı 1.Şapur’a (Zafer) yenilen Roma kralı Valerian’ın intikamını alacaktı. Antakya’da Roma Vatandaşlığı almış olan (Hıristiyan tüccar) birilerine güveniyordu, ancak onlardan da istediği desteği alamadı. Çevre dağlarda yaşayanlar tamamen Zeynep’in ordusuna gönüllü katılmıştı. Burada değil ama sonunda esir aldı Kraliçemizi, fakat Auralina kendisi de Roma’ya dönerken Silivri’de öldürüldü. Boğaz’ı geçerlerken Zeynep’in küçük oğlu Sani Toros’u annesinin ve bakıcı sütannesi Suzan’ın gözleri önünde öldürüp denize atmıştı. Muhtemeldir Üsküdar’ın İskit atlıları atlarıyla denizi aşıp onları takip etmiş, uygun yerde saldırı gerçekleştirmişlerdi.

Urfa, adında saklı olan Arifler Şehri unvanlıdır, Türkmeneli bölgesini yöneten akil adamlar burada yetişmektedir. Hala daha burada halk müziği ile saray müziği birlikte icra edilmektedir. Müzikoloji açısından bu durum böyle bir tarihi geleneğe işaret eder; halk ile yönetim birlikte sanat icra etmekteydi, kaynaşmış kitle demek olan “millet” kavramı için önemli ipucudur.

Ekustriyani Roma komutanı Septimus Seferus Urfa’ya beş kere (198-217) saldırmış alamamıştı, oğlu Caracalla saldırmış yine alamamıştı. İmparator Valerian 260 yılında Urfa’ya saldırdığında da kendisi burada esir düştü, İran’a götürüldü. Nakşı Rüstem’de İmparator Valerian’ın İran kralının önünde yerde diz çökmüş esir halini gösteren kaya kabartmasını görmek lazım. Urfa savaşında esir alınan Roma askerleri Susa’daki ünlü Kacar Köprüsünün inşaatında çalıştırılmışlar.

...

Zeynep Sultan’ın imzasındaki sır...

Zeynep Sultan kendi imzasını Bat Sabba olarak yazıyormuş. Bunu Farsça açarsak BADI SABAH olur, Seher Yeli, olur. Bugün bile halk dilinde söylediğimiz bir sözdür. Ayrıca Rize’de sabah denilmez, Farsçasındaki gibi “sabba” denir. Farsça günaydın yerine “Heyri sabba” deniyor, Rize şivesiyle de “Heyri sebba” diyoruz.

Bat Zabba’ya Zeynep adı sıfat olarak verilmiştir. Bunu çözelim. Asena/Zeyna Aba’dır. Yani halkını doyuran, her çocuğu kendi çocuğu gibi seven ve koruyan ulu ablalık sıfatıdır, sonradan halkı ona bu ismi koyar. Atadan akrabası Artemis’in de üzerine dişi kurt kazınmış madeni parası var. Öte yandan, antik Roma’nın Etrüski halkı Asena Aba’yı bizden önce biliyordu, çünkü Roma’nın ünlü dişi kurt heykeli Asena halen daha oradadır. Zindan bekçisi Valentincik de her halde ona Asena olduğu için saygıyla bakıyordu.

Zeynep Sultan’dan sonra uzun yıllar Gürcü ve Ermeni Pakratuni hanedanıyla savaşan Zaza (Aziz) ordularının adı Şeddayiler diye geçer. Açılımına baktığımızda bunda da Zazaca Şehit Analılar görürüz;
Şed: Şehid
Daye: Anne (Zazaca).

Daye sözcüğü bebeği besleyip bakan “dadı” ile sesdeştir. Çünkü tıpkı Türk-Yürük D/Y harf dönüşümünde olduğu gibi sesdeşlik içerir.

Yeri gelmişken, Toros ile Tursi/Turci sesdeştir. Zeynep Sultan’ın oğlunun adındaki Lalius Sani-Toros nitelemesinden de şunu anlamak mümkündür; Leyla’nın oğlu, Turci Canından.

Babası tarafında Antiokhus olan Zeynep araştırdığımızda görülür ki VI.Mitridate’nin kızı Zeynasi’dan torunu Komagene kralı Antiokhus’un kolundan gelmektedir.

...

Roma Vatandaşlığı ne menem şeydir?

Zeynep Sultan’ın kocası Doğan Beyin Palmira valisiyken Septimia idi, yani Roma vatandaşıydı. Bu unvanı alanlar bugün de var, türlü bahanelerle ABD vatandaşı olanlara rastladığımız gibi bir şeydir. O zaman Hıristiyanlık böyle doğmuştu, şimdi de yeni bir din doğuyor, hiç farkı yok!

Bu çalışmam sırasında 3.Bin yılın haçlı seferini anlamam kolaylaştı!

Zeynep’in kocası Odaenathus’tan (Odaen-at-us; Doğan-atalı oğul) bir kızı vardı ve 267 yılında ikincisi oğlu doğdu. Daha sonra annesiyle birlikte esir götürülürken 272 yılında Boğaz’ı geçerken öldürülecek olan Athenadorus (Sani Toros) için bebekken kral olan evlat diye bir isim verildi; Allah’ın armağanı anlamında adı Vaballathus; Atası Ulu Aba.
http://en.wikipedia.org/wiki/Vaballathus

......

Sasaniler İslam kültürünün zeminini oluşturdu.

Sasani devletinin kurucusu 1.Ardeşir’den de söz etmek lazım. Latincesi Artaxerxes.
260 yılında Urfa’da Valerian’ı esir alınca adı ŞAPUR (MUZAFFER) oldu. Babağan’dır, yani baba tarafından Büyük Kuruş Baba’nın kanını taşıyan Papak (Babeg) idi. Babağan adını biz bir Bektaşi kolu olarak da biliyoruz. (İran’da erkek adı Kuruş halen kullanılıyor.)
www.en.wikipedia.org/wiki/Sasanian_Empire

Sasani devlet dili Pahlavi ağzı (Horasan Bahlia Türkçesi), bugünkü Kerkük-Urfa ağzı türkülerde duyduğumuz Türkmencedir. Ki, Urfa’dan Filistin’e kadar olan batı eyaletinin adı da Türkmeneli’dir. Anımsatayım, Auralino Erbil’e ve diğer Türkmen şehirlerine de saldırmıştır. Auralino’nun yerli Suriyeli komutanı Arap Philip ilk Hıristiyanlığa sempati duyan Arap kral olarak tarihe geçti. Emesa’ya (Homs) ve Antakya’ya birlikte saldırdılar.

Auralino Tyana’ya girdiği zaman 400 yıldan beri buraya şan vermiş bilim kuşağının sonuncusu (The Eldest) Apollonius rüyasında ona “yapma” diye yalvarmış! Böyle anlatılıyor. Çok büyük paralar istemiş Auralino. Bilimevinde para nerde olacaktı...

Auralino 270 yılında İskenderiye Kütüphanesini yıktı. Büyük Kuruş’un kızı 1.Artemis’in Mısır’a sultan olmasıyla başlayan (M.Ö.535) Pitolemaus (OpasıUluMaz) hanedanı tarafından korunan bu kütüphane, bu yıkımdan önce bir kere İskender tarafından (MÖ.330), bir kere de Julius Sezar tarafından (MÖ.48) de yıkılmıştı.

Zeynep Sultan Artemis’in kolundan gelen krallarla defalarca akrabaydı, kendisi de bilimin hamisiydi, döneminde bilimin de başkenti olan Palmira’yı yakmaması koşuluyla kendi bedenini yakmayı, Roma’ya esir götürülmeyi tercih edecekti. Ancak yolda oğlu gözünün önünde öldürüldü.

.....

(devamı var)


Mahiye MORGÜL
8.06.2015

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.