Anasayfam Yap | Künye | İletişim | Reklam

    Anasayfa

   Resim - Fotoğraf

    Sahne Sanatları
    Müzik - Konser
    Sinema - Tv
    Kültür - Edebiyat
    Tarih - Arkeoloji
    Tasarım - Mimari
    İnsan - Polemik
  ●  Bizden Haber
  ●  Yazarlar
  ●  Yasal Uyarı
  ●  Linkler

 

Bizi Facebook'tan Takip edin Bizi Twitter'den takip edin

 

Üye / Yazar Girişi

 Kullanıcı :

 Parola   :

  Kayıt Ol

 

 

Kuzgunun Rüyaları

ŞEHİR TİYATROLARI
İSTANBUL DEVLET TİYATROSU

  


 

 

 

 

 

 

YOK YOK...

Şu sıra ne yazılabilir yok yokken... Herşey karmançorman ya da hoçpoç... Öyle deniliyor değil mi? Doğa zaten şaşırmış halde ki o öyle olunca da canlılar ne yapmasın? Bir gün cehennem sıcağı, bir gün yağış, bir gün güneşli, bir gün puslu kurt havası ağustosta!... Bir gün açık gökyüzü, bir gün bulut kaplı nereden geldi dedirtecek... Saatlerle izle ne var gör binbirsurat gibi...

Bazen beyaz, bazen kızıl, bazen parlak mavi yani masmavi... Gün bazen çok sessiz bazense canavardan farksız... İnsanlar bazen çok sakin, uyumlu, bazense çok hırçın ve anlaşmasız... Ne olduğu belirsiz iç sıkıntısı ile istem dışı belki saldırgan, huysuz...

Empati nedir diyene bile kızgın, algısız, uyumsuz... Eee sonra niye tüm bunlar? Neden bu kadar karamsarlık? Bilmem yazmak istedim birden gözlemlerimden... İsterseniz sizler de gözleyin çevrenizi yanılıyorsam yazın... Tüm bunlar neden diyene dünya hali diyorum çünkü o da bir canlı ve bazen bıkıyor ona yapılanlardan yılıyor ve düzenli giden yaşamını bozanlara karşı tepkileriyle uyarıyor... Tabi anlayana... Zor mu anlamak? Pek sanmıyorum biraz bakar olana... Ancak umursamazlık kanımızdaysa zor... Biraz duyarlılık varsa umursamamak zor...

Neden tüm bunlar diye bakınca yine dünya hali diyeceğim zira hiçbiri ahirette kalmayacak ya da kalmaz... Nereden biliyorsun diyene de O bilir ben ne bileyim sadece varsayarım diyebilirim. Düşün düşün düşün... Neden? Ne gerek yerime düşünenler vardır ben neden kafa yorayım... Olmayansa da zaten mevcut ancak bana yeter diyorsam hele ne gerek öyle değil mi? Haydi biraz bakalım neler var ne yokkide! Hava çok sıcak... Normal Temmuz Ağustos Yaz... Aşırı ama! Öyle mi neden ki? Yıl 1999da da mı böyleydi? Öyle gibi hatırımda! O zaman birşey var demek ki anlaşılamayan ya da tahmin edilen ama kondurulamayan! Neydi ne, söyle oyalama diyene Gölcük, Düzce iki kelime... 7 liklerle başa gelenler... Oradaydık ve yaşadık hem de iki kez ve ev taşımalı zorlu süreç... Öğretti izlemeyi ve daha sonra izletmeyi... Evet herkes izliyor sanırım şu sıra bulutlar ile gelenin ne olabileceğini... Bilinçlenmek güzel yol korku azaltmakta... Aslında bilmemek korkusuzluksa da bekleme olasılıksız yine de bilmek gerek ne dersiniz?..

Bilinmeze karşı umursuzluk kolaydır da bildikçe mi endişe artar yoksa daha mı rahatlanır? Doğru karar üretebilmek güven üretmek değil midir? Sonsuza kadar düzenlilik olamaz mı? Bir yanlış iki doğruya kıyarken hayıflanılmaz mı? O zaman doğrular neden acıtır da yanlış şeker gibi erir gider yalanlar arasında yılanca?.. Nereden çıktı bu şimdi?.. İnanılmakta tereddüt edilen bir konuda çalışana bilgi destek verirken alınan bazı tepkilerle mi acaba yazmaya yöneldim. Olabilir? Çünkü bir işin içine girmişsem hele de sadece manevi ise arkasında durmam her zaman dimdiktir ve inandımsa da hiç değişmez... Ne demek istiyorum? Depremle meteoroloji korelasyonu üzerine çalışmalarını yürüten Sayın Kadir Sütçü'ye bilgi paylaşımı desteğimi sürdürmekteyim... Konunun önemini bir kez daha vurguluyorum ve günlük gözlemlerimle yanılma payının çok düşük olduğunu buradan beyan ediyorum... Olması mümkün değil diyenleri de ispata davet ediyorum... Yazın okuyalım "kesinlikle yer hareketlerinin iklim faktörleri ile ilişkisi yoktur" savınızı... Her ne ise bu konu uzun soluklu... Daha neler var neler... İstenmeyen ancak başa gelen ve acıları ile yürekler yakan... Ne tesadüf ki dünyanın hep böyle zamanlarına rastgelen... Yanılıyor muyum açıklayın... İnsanlar enerji yüklenince ne yapacağını şaşırmaz mı? Uyutucularla da durgunlaşmaz mı? İşte iki durumu açıklayan tek faktör deprem diyorum ister inanın ister inanmayın.!. İster deli deyin, ister ne derseniz deyin kimliğinizle eşdeğer...

Deprem gelirken enerji yükler, gelmesi ve yeri yakınsa uyutur... İsterseniz bakın kendinizin haline ve günlük verilerle karşılaştırın doğru değilse yazın yine... İstanbul madem ki tehlikede duyarlı olanlarımızla belki uyarılarda etkinlik kazanılabilir... Belki ters etkilerde azaltma sağlanabilir... Ölüme çare yok bilinen de sakatlanmalarda belki zarar boyutu azalabilir ne bilelim. Hem artık yerleşimlerimizde de daha dikkatli olmaya başladıksa öğrenince gerçekleri sevindirelim ki uzayan ömürler sağlıklı devam edebilsin...

Bazı kurallara uyarak yaşam süreleri arttırılmadı mı?.. Evet mi dediniz, uzayan ömürleri neden daha sağlıkla yaşamayalım?.. Hasta mıyım sorusuna cevap ararken kendimizi çevre etmenleri ile neden gözlemlemeyelim?.. Beden sağlığını zinde tutmanın en önemli faktörlerinden biri ruh sağlığı değil mi?.. Arkadaşlarım da yazmışlar gülümseyin, barışla yaşayın vd... Tüm bunlara sahip olup sürekli yararlanabilmek önemli o zaman!.. Sadece kendimiz için değil çevremizi de düşünmeliyiz ki bir döngü değil mi ne verirsen onu alırsın... Yani "ne ekersen onu biçersin" atasözümüz... Haydi yine elele dünyayı kucaklamaya, sevgisiz kalmış, ağlatmadan ağlatmayalım ki ağlayanlarla kanlanan derelerin ateş saran doğayı sulamasına yol çizelim...

Bu dünya hepimizin diye tekrarlıyorum... Yeni dünyalar bulunsa da, eskisini zaman zaman aradığımıza göre "gelen gideni aratır" sözü ile... Aramadığımız, hoşnutlukla yaşadığımız, birlikten kuvvet doğar, savaştan yokolan çokşey derken sağlıcakla kalın... Tüm ebediyete gidenlerimize nurlar, rahmetler... Uğurlayanlarımıza sonsuz sabırlar... Doğanlarımız Barış'ı bırakmadan geldiniz değil mi, hoşgeldiniz, sevinçler getirdiniz...


Prof. Dr. Güniz AKINCI KESİM
8.08.2015

Facebook ta paylaş


Yazarın Tüm Yazıları...  -   Yazar'a mesaj yaz  -   Yorum Yaz 



 

Yorum Yaz

 

Tavsiye Et

Okuyucu Yorumları


 

SanatsalHaber Basın Konseyi üyesi olup Basın Meslek İlkelerine uymaya söz vermiştir. SanatsalHaber'de yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Sitede yayınlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır. İzinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz. Copyright © 2008-2021 SanatsalHaber.com.