GENEL KURMAY BAŞKANLIĞINA - ANKARA
Konu: Askerliği değersizleştiren Okuma-Yazma Kitabı hk. Şikayet.
2015-2016 Ders Yılında 1.sınıflara MEB tarafından dağıtılan “Okuma Yazma Öğreniyorum-1” adlı ders kitabında gördüğüm önemli yanlışları dikkatinize sunmak istiyorum.
Kitabın yayınevi bilgileri:
Özlem Doğan Temur yazarlı Yıldırım Yayınları tarafından Ankara 2015 baskısı yapılan kitabın iç kapağında “Bu kitap, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 02 Eylül 2010 tarih ve 116 sayılı kararıyla 2011-2012 öğretim yılından itibaren, beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir” ifadesi yer almaktadır.
İnternet yayın adresi:
http://img.eba.gov.tr/506/1f9/365/1c0/e1f/f44/f96/889/a4c/e9f/54f/cff/fc7/6b8/027/5061f93651 c0e1ff44f96889a4ce9f54fcfffc76b8027.pdf
Sh.34’de askerlikle ilgili bozuk resim:
Kolajlanarak yapılmış aşağıdaki resimde görülen dört asker birbiriyle uyum içerisinde değildir, burada herhangi bir tören anı resmedilmemiştir. (Resim 1)
Perspektifi bozuk olan bu resimde çok uzakta ufuk çizgisi üzerinde o uzaklığa göre oldukça yüksek direkte bir bayrak var ve o bayrağın bu tören alanıyla hiç bir bağlantısı yok. Askerlerin gölgeleriyle alakası yok, hizaları ve adımları uyumsuz.
Çocuğun önüne konulacak asker resmi en güzel resim olmalıdır.
Sh.35’de “Anne ere nar at” cümlesi:
Yan sayfadaki askerlerle aynı kareye, yani aynı görme alanına giren bu cümleyle çocuğa askere bir şeyi atmak öğretiliyor. (Resim 2)
Görünürde bu cümlede “er” hecesi öğretiliyor. Fakat minik bir er resmi var ve “Anne ere nar at” cümlesiyle bu minik resimdeki erin değil yan sayfadaki büyük resimdeki askerlerin bağlantısı kurulacaktır. Çünkü insan gözü daha büyük olanı önce seçer. Diyebiliriz ki tören yürüyüşü anındaki askerlere nar atmayı çocuğun beynine işliyor.
Sh. 36’da el bombasına benzetilmiş nar resimleri:
Bu sayfada öğretilen bozuk cümle “Lale iri iri narlar al” ve anlamsız kelime “narla” dikkat çekerken resmedilen narlarda tuhaflık seziliyor. (Resim 2)
Nar resimleri el bombasına benziyor!
Sh.37’de; “Er, et al, nar al.”
Burada ere yönelik saçma bir emir cümlesi var. Er olmak, yiğit olmak, asker olmak, silah kullanmayı öğrenmek, vatan için savaşmak, gibi kavramlarla beraber öğretilmesi beklenen “er” sözcüğü burada çok sıradan ve anlamsız cümlede kullanılmaktadır.
Buna psikolojik harpte bir tanı konulacak olsa her halde “Askerliği değersizleştirme örneği bir cümledir” diye açıklanırdı. Askerliği gözden düşürmek için yapılmış bir tür dezenformasyon ya da algı operasyonu olarak görülebilir.
Oysa bir erin eline yakışan tek şey tüfektir ve erlerin bize özgü adı Mehmetcik’tir. Okul kitaplarındaki geleneksel adı da Mehmetcik’tir. Bu kitapta çocuğun aklına kutlu görev yapan Mehmetcik’ten başka bir şey yerleştirilmektedir.
Bu sayfadaki diğer cümleler de anlamlı cümle değildir. Onca anlamsız cümlenin arasında “Er” ile başlayan bir cümlenin bulunması başlı başına uyumsuzluktur.
Bu cümleler özel isimle başlayarak kurulmuş gibi bir imaj verilirken sanki ER sözcüğü özel isimmiş gibi gösterilmiştir. Burada öğrenciye dil bilgisi açısından da yanlış eğitim verilmektedir.
Rana onar onar nar al.
Eren eline nar al.
Er, et al, nar al.
Anne eline taneli nar al.
Taner iri iri nar al.
Sh.39’da; “m” harfi veriliyor ve ilk öğretilen hece “em”...
Hemen arkasından “im” ve “imi”; çok anlamsız!
Sh.42’de; “m” harfini öğretmeye devam ediyor ve At(...)m içerisinde boşluğa harf yazmasını istiyor. Çocuklar bunu At-am şeklinde okur ve dikkatleri dersten uzaklaşır.
Burada yaptırılan harf doldurma çalışmasını Atatürk resminin altına koymak bir daha yanlıştır. Çünkü müstehcen çağrışımlı hece ile bu resmi birlikte hafızaya kaydetmeye sebebiyet verir.
Eskinin sınıf öğretmenleri çok iyi bilir ki Atam sözcüğü sadece şiirlerde okunur, yazı öğretiminde ise sadece “Ata” verilir.
Sh.59’da; “Nalan, Ali’ye ayna tut.” (Resim 3)
“Ayna tutmak” deyimi Anadolu’da köy yerinde genç kıza ayna tutmak şeklinde kullanılır ve anlamı sarkıntılık etmektir, ayıp bir şeydir. Bu kitapta Nalan adlı kızın Ali adlı erkeğe ayna tutması isteniyor. Oysa bir erkeğin kıza sarkıntılık etmesinden daha kötü olanı bir kızın erkeğe sarkıntılık etmesidir ve kitap bunu öğretiyor! Drama eğitimcisi olarak “Eyvah, o sınıftaki Nalan adlı kızlar Ali adlı erkek çocuklarına ayna tutmaya başlarsa...” diye endişelendim; çocukların aklı dersten uzaklaşır.
Ayrıca, Muharrem ayındayız ve bu cümleyi muhtemeldir Hz.Ali’ye yönelik değersizleştirme malzemesi olarak aklından geçirenler olabilir. Bu nedenle toplumun hassas olduğu özel isimleri gelişigüzel cümlede kullanmak etik değildir.
Ortaokul ve Liselerde eskiden rastladığımız disiplin suçlarından biri kız çocuğuna merdiven çıkarken etek altından ayna tutmaktı. Bunu yapan erkek öğrenci kızlara sarkıntılık etmekten ceza alırdı.
Böyle hatalı bir davranışın normal şeymiş gibi ilk okuma-yazma kitabında cümle olarak öğretilmesi kabul edilemez.
Sh 43’de; içerisinde “meme”, “er” ve “em” bulunan bir grup sözcük:
Karışık duran sözcüklerden çocuğun yeni cümleler kurması isteniyor. Burada daha önce kullanımı hiç öğretilmemiş iki yeni sözcük vardır; “meme” ve “em” sözcükleri.
Çocuğa kurulmuş bir tuzak gibi, çocuk hangi isimle cümleye başlasa ya bozuk ya sapık cümle kuracak. (Resim 3)
Bu sayfada sinsice pornoya kaçan sözcüklerle “er” kavramı yan yana getirilmiştir.
Dil yanlışı olarak “er”; özel isim midir, yoksa bir kavram mıdır, çocuk bunu karıştıracaktır. Çünkü s.37’de Er ile başlayan cümlede özel isim gibi verilmişti.
Oğlunu Askere Uğurlamayı Sıradanlaştırma:
Okuma Yazma Öğreniyorum kitabının devamı olarak okutulan“Türkçe 1, Ders ve Öğrenci Çalışma Kitabı, 2.Kitap” içerisinde s.124’de,“Jandarma” başlıklı okuma parçasında bir asker uğurlama anlatılıyor. Bu parçada J harfini öğretmek amaçlanıyor gibidir, ancak onun ötesinde bir durum dikkati çekiyor:
-Metin sayfanın alt kısmına getirilmiş; bu durum metni önemsizleştirir.
-Metnin üst kısmına oje, jip ve pijama resimleri olan cümleler konulmuş; dikkati bu resimler alır.
-“Emine oje sür.”
“ Jale oje sürdü mü?
Eski kitaplarda ojeyi anneler sürerdi. Aklı ojeye takılan kız çocuğu “Jandarma” parçasını dikkatle okuyamaz. (Resim 4)
Dil olarak: Metindeki Ali adlı kişi anlatıcı olan kişinin nesidir, belli değil. Yazıda paragraf düzeni yok, cümleler arasında üslûp farkı var. Sekiz satırlı tek paragraflık böyle bir yazı bu sınıfa göre uzundur. Metnin bitiş cümlesinin paragrafla bağı kopuktur, vb.
Eğer maksat J harfini öğretmek ise, J harfinin geçtiği kelimeler birbirinden bağımsız cümleler halinde verilebilirdi. Burada ise “askere yollama” geleneğimize aykırı bir metin vardır.
Çocuklarımız bu algı operasyonuyla bir vurgun daha yemiştir.
Atatürk’ü ve bayrağımızı değersizleştirmeye yönelik sayfalar:
Sh.15’de; Küçücük Türk bayrağı kocaman ayı resminin altına getirilmiş. Sayfanın bitimindeki atın semerinde kırmızı yıldız gereksiz yerde amblem yapılmış.
Sh.20’de; Ata adı gelişigüzel cümlede kullanılmış; Ata, at elle.
Sh.25’de; Ata adı gelişigüzel cümlede kullanılmış, “Ata, alet al.”
S.32’de; Talat ata ot at. (Ata ot atılmaz. Ayrıca, ata ile Ata’yı çocuk karıştırır.)
Sh.42’de; Atatürk gelişigüzel sözcük gibi orda burada olamaz ve üzerine at resmi getirilemez!
Sh.55’de; Atatürk’ün vesikalık fotoğrafı sayfanın aşağı kısmında ve fotoğrafın altında arı resimleri var. Güya sekiz sayısını sekiz eşekarısı ile öğretiyor, bu bahaneyle Atatürk ile sinekler birlikte hafızaya kaydediliyor! (Ayrıca; sayılar hareket halindeki sinek böcek gibi nesnelerle öğretilmez, çünkü öğrenci tarafından masanın üzerinde denemesi yapılamaz.)
Etik kuraldır, bayrak, Atatürk gibi milli değerde olan resim ve yazı başlıkları sayfanın en yukarısına getirilir. Eğer milli değerler sayfada aşağıya çekilmişse değer kaybına uğratılmış demektir. Milli değerde bir fotoğrafın yanına asla böcek vb resimler getirilmez, çünkü aynı görme alanı içerisine konulan resimler birlikte çocuğun hafızasına tek resim olarak girer. (Çocuğun okuma mesafesindeki görme alanı kendi elinin açılmış hali kadardır.)
Sh.70’de; Sınıf arkadaşından söz eder gibi ATA ismiyle gelişigüzel cümle kurdurulmaz ve Ata adı sayfanın en altına onulmaz. Bu sayfada öznesi “Kedi” olan bir cümle var; onun yeri insan isimlerinin arasında olmamalıydı.
Sh.76’da; berber fotoğrafı en büyük ve yukarıda, bayrak aşağıda ve küçük.
Berberin aynasında simetri yok, gözü başka yerde, kolları orantısız; resim değeri çöp (kiç estetik) değerindedir, böyle bir resim bayraktan yukarıya çıkartılmış halde olamaz.
Sh.78’de; bayrak sol üst köşeye getirilmeliydi. Bayraktan yukarıya yazı konulması doğru değildir.
Sh.93’de; “Atatürk, Türkiye ve bayrak” kelimeleri anlamlı anlamsız birçok sözcüğün arasında sıradan sözcük haline getiriliyor.
Çocuğun psikolojisini bozmaya yönelik gerilim cümleleri:
S.63: “Suna su ile kıyma al. /Onları masaya koy.”
Su ve kıyma kitledir. Su, “Bir bardak su” gibi kap içerisinde alınır verilir. Aksi halde su da kıyma da kendi başına masaya konulmaz; çocuğa yapamayacağı bir iş emir veriliyor, bu durum zihinde algıda zorlama yapar, gerginlik yaratır. Bu cümleler akla ziyandır.
“Suna ellerini yıka. / Suna sus, yemek ye.”
Çocuğu suçlandıran cümleyle eğitim olmaz!
S.68: “Dedem et aldı. Elma ile nar aldı. Eti kedi yedi. Eti dedem yedi. Narı kim yedi? Narı Demet yedi”
Arkadaşlık ilişkisini bozacak cümle var burada. Arkadaşını ihbar etmeyi öğretiyor.
S.75’de; “Ömer erken uyan. Okulda sıra ol. Önde sıra ol. Ömer arkada durma. En önde otur.”
Bu cümleler öğrenciyi ön sırada olma ve sınıfta önde oturma kavgasına yöneltir.
S.81: Ünal küsme, Türkü söyle. Bir düdük öttür, Sürü yürüsün.
Bir önceki sayfada verilen “türk, Türk” ile buradaki “Türkü” birbirine karışacaktır.
S.87: Ali bak, bu ayak izi.
Çocuğu ayak izi resmine baktırmak hiç hoş değil. Çocuk yukarıda duran Atatürk resmi gibi, bayrak gibi değerli resimlere baktırılır.
Korkutucu görseller:
Kitapta çocukların psikolojisini bozacak şekilde korku verici ve tiksindirici resimler var. Örneğin, ağacın dalında resmedilen koskocaman piton yılanını sayfanın başında gören çocuk o sayfada (s.61) başka şeye bakamaz, hatta geceleri uykusu kaçar ve bundan sonra ağaca çıkmaktan korkar. Oysa resimdeki yılan yerde yaşayan bir hayvandır.
Sonuç olarak;
Bu okuma yazma kitabında yeni neslimize yönelik büyük bir algı operasyonu yapıldığı kanaatindeyim. Kitabın her sayfasında bir milli değerimiz vurgun yemektedir.
Kitabın kaldırılması yönünde, bu kitabı kullanmakta olan asker ailelerinin bilgilendirilmesi dahil, hepimizin yapabileceği bir şey mutlaka vardır.
Çocuklarımızın böyle bir kitapla eğitim alması yanlıştır ve bundan dönülmelidir.
Durumu saygılarımla arz ederim.
İsim-adres
Türkçe Harfler Süpürülüyor ve Toprağa Gömülüyor
Yukarıdaki ihbar dilekçesini Kara Kuvvetleri Komutanlığına ve İçişleri Bakanlığı Jandarma Komutanlığına verdim. Genel Kurmay’dan almadılar, “Bize Kara Kuvvetlerinden gelir” dediler.
Ertesi gün Arapça öğretiminin 2.sınıfta başlayacağı haberi yayıldı. Kitaba bir de bu gözle baktım ve bazı resimlerin ne anlama geldiğini fark ettim:
TÜRK ALFABESİ; ÇÖPE, TOPRAĞIN ALTINA, HAVAYA ve DENİZİN DİBİNE ATILIYOR!
Dilekçemin devamında bu resimleri göreceksiniz.
Daha önce dava açıp kaldırttığımız 1.sınıf Türkçe kitabının yerine bu yıl bunu koydular. Cumhuriyetimizi bitiriş kitabı olduğunu bu resimlerde göreceksiniz.
.......
Sh.66; Türkçe harfleri süpüren bir hizmetçi görüyoruz. Korkak, şaşkın, zavallı evlatlık gibi duran bir kız bu işi yapıyor. Haberi bu resimle birlikte düşündüğümüzde Türkçe harflerin kaldırılacağını zaten ilan edilmiş demektir. (Resim 5)
Harflerin başına neler geleceğini diğer resimlerden de anlayabiliriz.
Yer altında yuvası olan hayvanların Türkçe harfleri toprağın altına taşıdığını resmetmek ya da harfleri kemirgenlere yedirmek, şişeye tıkıp suyun dibine gömmek, hatıra defterine yazmak, vb resimlerle bu imaj pekiştirilmektedir.
Sh.27: Harfleri karıncanın önüne koyup toprağın altına taşıtıyorlar. (Resim 6)
Sh.46: Bu resimde kedi saldırıya geçme pozisyonunda harflere bakıyor. Karşısındaki çizimde ne var pek anlaşılmıyor. (Resim 6)
Sh.48: Harfler ve heceler tıpalı şişede suyun dibine gömülmüş halde. (Resim 7)
Sh.50: Harflerle birlikte geometri ve yıldız hatıra defterine giriyor. (Resim 7)
Sh.61: Sincap fındık fıstık yer gibi harfleri yiyecek. Sincabın kuyruğu tuhaf; vahşi hayvan kuyruğu gibi ürpertici! (Resim 8)
Sh73: Köstebek bu harfleri kemirmeye toprağın altına taşıyacak. (Resim 8)
.
Sh.75: İçinde ÖL hecesi bulunan aşağıdaki resimde havaya/buluta kelime yazdırılıyor.
DÖK hecesiyle bir eylem emri var.
Küçük “a” ile “li” birbirine yakın; burada küçük harfle başlayan “ali” yazılması muhtemeldir. (Resim 9)
Sh.81: Heceler suyun altında ve balıkların karnında, balık yemi olmuşlar. (Resim 10)
Pedagojik olarak da yanlıştır; çocuklar suyun altında normal yaşam varmış gibi şaşırtılıyor.
Sh.83: Harfler ağzı kapalı şişenin içinde. (Resim 10)
....
Değerli okurlar, lütfen en yakın askeri ve idari birime bu kitabın kaldırılması istemiyle şikayet ediniz. Mahalle muhtarlığından başlayarak, kaymakamlığa, valiliğe, il jandarmaya, il milli eğitime, her yere bu şikayetlerimizi ulaştırmalıyız.
Mahiye MORGÜL 25.10.2015
Yazarın Tüm Yazıları... - Yazar'a mesaj yaz
-
Yorum Yaz
|
|